İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önlemek ve bu konuda uluslararası işbirliği sağlamak amacıyla 2011 yılında İstanbul’da imzaya açılan bir sözleşmedir. Sözleşme, kadınların insan haklarına saygı gösterilmesi, eşitlik, özgürlük ve güvenlik haklarına sahip olmaları gerektiği ilkesini vurgulamaktadır.
Sözleşme, kadına yönelik şiddetin önlenmesi, şiddete maruz kalan kadınların korunması ve mağdurların desteklenmesi konusunda önemli hükümler içermektedir. Bunlar arasında kadına yönelik şiddetin tanımı, önlenmesi, mağdurların korunması, yargılama süreci, kamuoyu bilgilendirme ve farkındalık çalışmaları gibi konular yer almaktadır.
Ancak, İstanbul Sözleşmesi ülkeler arasında uygulanma biçiminde farklılıklar göstermektedir. Bazı ülkelerde uygulama konusunda ciddi sorunlar yaşanmakta ve yeterli önlemler alınmamaktadır. Bu da, kadına yönelik şiddetin ve aile içi şiddetin devam etmesine yol açmaktadır.
Son dönemde İstanbul Sözleşmesi, Türkiye gibi bazı ülkelerde tartışmalara konu olmuştur. Bazı kesimler, sözleşmenin kadınları korumak yerine aileyi ve toplumu bozmaya yönelik olduğunu iddia etmektedirler. Bu tartışmalar sonucunda Türkiye, Mart 2021’de İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğini açıklamıştır.
Ancak, İstanbul Sözleşmesi’nin çekilmesi, kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve kadın haklarının korunması konusundaki mücadeleyi sonlandırmamalıdır. Kadına yönelik şiddet, toplumumuzda hala ciddi bir sorundur ve bu konuda mücadele edilmesi gerekmektedir. Kadın haklarına saygı göstermek ve kadına yönelik şiddeti önlemek, insan haklarına saygı göstermenin ve toplumsal kalkınmanın temel unsurlarından biridir.
İstanbul Sözleşmesi’nin kadınların haklarının korunması ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda önemli bir araç olduğu açıktır. Ancak, sözleşmenin uygulanması ve kadın haklarının korunması konusunda herkesin sorumluluk alması gerekmektedir.